İçeriğe geç

Şehirden köye göç edenlere devlet desteği var mı ?

Şehirden Köye Göç Edenlere Devlet Desteği Var mı? Edebiyatın Gözünden Bir Dönüş Hikâyesi

Bir edebiyatçının gözünde kelimeler, yalnızca anlam taşımaz; zamanı, insanı ve değişimi de taşır. Her cümle, bir yolculuktur. Kimimiz şehirde doğar, kimimiz köyden şehre gideriz; ama her göç, bir hikâyedir. Son yıllarda bu hikâye tersine dönüyor: insanlar artık şehirden köye dönüyor. Kimileri kalabalıktan kaçmak, kimileri toprağa yeniden dokunmak, kimileri ise yeni bir hayat kurmak için. Peki, bu dönüşte devletin eli var mı? Edebiyatın penceresinden bakarsak, bu sadece bir ekonomik destek meselesi değil; aynı zamanda bir ruh dönüşüdür.

Kelimelerin Göçü: Şehirden Köye Dönüşün Anlamı

Şehir, modern insanın labirentidir. Gürültü, hız ve üretkenlik arasında insan, kendi sesini unutur. Oysa köy, sessizliğin ve doğallığın diliyle konuşur. Şehirden köye göç edenlerin hikâyesi, aslında “yeniden hatırlama” çabasıdır. Edebiyatta bu temayı sıkça görürüz: Oğuz Atay’ın karakterleri şehirde varoluş sancısı çekerken, Yaşar Kemal’in insanları toprakla bir bütündür.

Köye dönüş, bir anlamda Atay’ın ironik yalnızlığından Yaşar Kemal’in bereketli tarlalarına yürümektir. Modern insanın “ben” arayışını, doğanın döngüsüyle uzlaştırma çabasıdır. Ve bu dönüş, yalnızca romantik bir ideali değil, aynı zamanda bir “devlet politikası”nı da beraberinde getiriyor.

Devlet Desteği: Gerçeğin Edebiyata Yansıyan Yüzü

Şehirden köye göç edenlere yönelik devlet destekleri, kırsal kalkınmayı teşvik eden çeşitli programlar şeklinde sunuluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı ile KOSGEB’in girişimcilik destekleri, Genç Çiftçi Projeleri ve hayvancılık hibe programları, aslında bu dönüşün pratik temellerini oluşturuyor. Ancak bir edebiyatçının gözünden bakıldığında, bu destekler yalnızca ekonomik değil, sembolik bir anlam da taşır:

Devletin desteği, toprağa dönen insanın çabasını onurlandıran bir modern destan gibidir. Bu destanda kahraman, elinde orak ya da kalem tutan insandır. Destek ise onun yeniden üretme, yeniden kurma cesaretidir. Çünkü köye dönmek, sadece mekânsal değil; aynı zamanda kültürel bir diriliştir.

Roman Kahramanları Gibi: Dönüşün İçsel Hikâyesi

Her göçün içinde bir roman vardır. Şehirden köye dönen bir kadını düşünün: yıllarca ofis ışıkları altında çalışan, sonra köyüne dönüp lavanta eken biri. Bu kadının hikâyesi, Orhan Pamuk’un Melih Bey Takımı’ndaki yabancılaşmayı aşan, Sevgi Soysal’ın Tutkulu Kadınları kadar direngen bir hikâyedir.

Köye dönen erkek karakterler de, köy romanlarının modern kahramanları gibidir. Kimi kendi köklerine döner, kimi modern tarımı köyle buluşturur. Hepsi, birer “modern köylü” arketipi yaratır. Edebiyat burada bize şunu fısıldar: Göç, her zaman bir kayboluş değildir; bazen bir buluştur.

Köyde Yeniden Başlamak: Anlatının Sessiz Gücü

Bir zamanlar köyü terk edenler, şimdi oraya dönüyor. Fakat bu dönüş, yalnızca maddi değil, manevi bir yeniden doğuştur. Köyde yaşamak; rüzgârın sesini dinlemek, toprakla konuşmak, zamanı yeniden tanımlamaktır. Bu dönüşü edebi bir metaforla anlatmak gerekirse: insan, toprağa değil, kendine kök salmaktadır.

Devletin sunduğu hibe ve teşvikler, bu dönüşün görünen kısmıdır. Asıl destek, insanın içinde taşıdığı inançta gizlidir. O inanç, bir yazarın kelimelere, bir çiftçinin toprağa duyduğu güvenle aynıdır.

Edebiyatta Kırsala Dönüş Teması: Köklerin Çağrısı

Türk edebiyatında köye dönüş teması, uzun zamandır işlenir. Sabahattin Ali’nin insanları köyde umudu arar, Fakir Baykurt’un karakterleri üretimin gücüyle yeniden doğar. Bugün ise bu temalar, yeniden gün yüzüne çıkıyor. Çünkü modern insan, teknolojinin hızında kaybettiği doğal dengeyi arıyor.

Devletin kırsal kalkınma destekleri, bu edebi arayışın reel dünyadaki karşılığıdır. Her hibe, her teşvik; aslında bir romanın yeni bölümü gibidir. İnsan yeniden üretmeyi, paylaşmayı ve dayanışmayı öğrenir. Toprak, romanın sessiz ama güçlü bir karakteridir.

Sonuç: Dönüşün Edebiyatı, Edebiyatın Dönüşü

Şehirden köye göç edenlere devlet desteği var mı? Evet, var. Ama bundan daha önemlisi, bu göçün arkasında insanın içsel dönüşü vardır. Edebiyat bize şunu öğretir: her göç, bir hikâyedir; her dönüş, bir yeniden yazılıştır. Devlet destekleri bu hikâyeye pratik bir çerçeve kazandırırken, insanın içindeki edebi ses ona anlam verir.

Belki de bu yüzden, şehirden köye dönen her birey, kendi romanının kahramanıdır. Toprakla buluşan her el, bir şiirin son dizesidir. Yeter ki insan, kelimeler kadar toprağa da inanmayı bilsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
prop money